Skip to main content

L’Oréal Türkiye, yeni baba olan çalışanlarına 6 hafta izin vereceğini açıkladı. Doğum izninden dönen annelere ise “Geri Dönüş Koçluğu” hizmeti sağlıyor. Share&Care programı kapsamında, yeni annelere üç ay boyunca ek destek sunan şirket, annelerin yanında yer alarak işe adaptasyon süreçlerini destekliyor.  

L’Oréal, küresel ekonomik performans ile sosyal performansı birleştirmek için 2013 yılında başlattığı “Share&Care” programını 68 ülkede uygulamaya koydu. Bu programı; sağlıkta, sosyal haklarda, aile yaşamında ve iş yerindeki yaşam konularında, grubun görev yapan tüm çalışanlarına dünyanın neresinde olurlarsa olsunlar, eşit haklara sahip olmalarını sağlıyor.

L’Oréal Türkiye Genel Müdürü Claude Rumpler, şirketlerin ekonomik performansları kadar sosyal performanslarının da hayati bir rol taşıdığına yürekten inandıklarını, bu nedenle de iki yıl önce bu programı başlattıklarını belirtti.

Rumpler şirketin evrenselleşme stratejisinin bir parçası olan programa ilişkin şu bilgileri verdi: “Biz L’Oreal’de; paylaşım ve sosyal vizyon olmadan küresel bir başarı, sürdürülebilir bir ilerleme olamayacağına inanıyoruz. Dünya nüfusunun sadece %39’unun sağlık hizmetinden faydalandığı bir zamanda, “Share&Care” programı birçok ülkede büyük bir buluş niteliği taşıyor.”

L’Oréal’in çalışanlarının hep yanında olduğunu vurgulayan bu program dünya çapında kapsayıcı 4 başlıkta uygulanıyor.

  1. Zorluklarımı Sahiplenir
  2. Sağlığımı Düşünür
  3. İşime Keyif Katar
  4. Ailemi Önemser

Share & Care ile bu başlıklar Koruma (hayat sigortası), İlgi (sağlık), Özel Hayat Dengesi (ebeveynlik) ve Konfor (işyerinde yaşam kalitesi) olarak kategorize edilerek sistematik bir şekilde uluslararası uygulanan tek sosyal insiyatif olma özelliği taşıyor.

Programı hayata geçiren ilk ülkeler arasında Türkiye de var

Program L’Oréal’in global CEO’su Jean-Paul Agon tarafından bizzat desteklenen ve ekonomik performansın küreselleşmesi ile sosyal performansı harmanlayan bir program olarak öne çıkıyor. Her ülkede bu programın içselleştirilerek standartları yakalaması için iki yıllık bir süre söz konusuyken Loreal Türkiye, bu programı ilk hayata geçiren ülkeler arasında.

L’Oréal’in insan kaynaklarının üzerine titrediğine vurgu yapan Claude Rumpler sözlerine şöyle devam etti: “İnsan kalitesini arttırmak, hem şirkete hem de yöneticilere önemli katkılar sağlıyor. 68 ülkede ortak bir dil oluşturmak için ön araştırma anketleri yapıldı. Programla birlikte, Türkiye de dahil olmak üzere yurtdışındaki birçok ülkede çalışanlarımıza yönelik çok önemli haklar tanıyoruz.”

Program kapsamında yerel uygulamaları da hayata geçirdiklerini söyleyen L’Oréal Türkiye İnsan Kaynakları Direktörü Canan Karacan programla ilgili şunları kaydetti: “Biz insan odaklı yaklaşımımızın en iyi örneği olan Share & Care programını ilk hayata geçiren ülkelerden biriyiz. L’Oreal Türkiye olarak ‘Share&Care’ programı dahilinde tüm çalışanlarımızın hayat sigortasının kapsamını piyasa uygulamasının iki katına çıkardık, sağlık için önleyici taramalar ve bilinçlendirme aktiviteleri yapmaya başladık.

Doğum iznindeki çalışanlarımıza, bir önceki görevlerine veya en az ona denk görevlere dönmesini garanti ediyoruz. Ayrıca ücret artışlarını göreve devam etmiş olsalardı nasıl olacaksa yine o şekilde gerçekleştiriyoruz. Yeni annelerimize doğum izni sonrası iş ve özel hayat dengesini daha kolay sağlamaları amacıyla geri dönüş koçluğu sunmaya başladık.

Çalışma modelinde yeni adımlar atılıyor

L’Oréal Türkiye, çalışma modeli uygulamaları anlamında da farklı adımlara imza atıyor.

  • Yaz boyunca Cuma günleri saat 14.30’da paydos ediyor ve ayrıca yaz döneminde “İki hafta boyunca istediğin yerden çalış” uygulaması ile çalışanlarına daha fazla esneklik tanıyor. 
  • Şirkete yeni katılanlar için hemen ilk yıllarında kullanabilecekleri 5 gün ek izin hakkı sunuluyor.
  • Doğum günü izni de bulunan L’Oréal Türkiye çalışanları, hisse senedi uygulamasıyla L’Oréal Grup hisselerini indirimli satın alabiliyor.

2016’nın sonunda, Share & Care programının temel bileşenleri , Grubun bağlı ortaklıklarının bulunduğu tüm ülkelerde dağıtıldı. 2017’de program, yeni küresel 2020 hedefleriyle ikinci bir aşamaya girdi. Özellikle, yeni girişimler şunları içeriyordu:

  • %100 oranında telafi edilen on günlük babalık izni,
  • Esnek çalışmayı (tele çalışma, esnek saatler) destekleyen mekanizmaların güçlendirilmesi,
  • Refah önlemlerinin genişletilmesi.

Program, 2017 yılında başlayan ikinci aşamasını, %100 oranında telafi edilen minimum on günlük babalık izni veya refah önlemlerinin genişletilmesi gibi yeni küresel 2020 hedeflerine yönelik olarak 2018’de sürdürdü.

Bir sosyal inovasyon laboratuvarı

Share & Care programı aynı zamanda her ülkeyi bir sosyal inovasyon laboratuvarına dönüştürmeyi amaçlıyor, bu da tüm ülkeleri çalışan beklentilerine uygun girişimleri uygulamaya teşvik etmek anlamına geliyor. Program, dünya çapında sosyal koruma sistemlerinin gelişimini desteklemek için Ekim 2015’te “Sosyal Koruma Tabanları için Küresel İş Ağı”nı başlatan Uluslararası Çalışma Örgütü’nün de desteğini aldı.

Kaynak: The Brand Age